Bizim mesleğimiz, saatlik ya da belirli rutin çalışmaların içerdiği bir iş değil. Merkezimiz çocuk olduğu için biçimlendirdiğimiz o çocuk, yarın bir gün karşımıza o biçimde çıkacak. Her çocuğun hakikaten farklı bir dünyası var ve her çocuk kesinlikle içindeki gücün açığa menfaatilmasını bekliyor. Ve tek anahtarla her kapı açılmıyor.
Bütün çocuklar aslında gönlündeki baharda çiçeklerini açıyor, iyi bir öğretmene sahipse çiçekleri daha da açıyor; iç dünyası keşfedilemeyen çocuklar suskunlaşıp solduruyor içindeki tomurcukları. Bizim en hoş mutluluğumuz ve eserimiz kuşkusuz yetiştirdiğimiz öğrencilerimiz olacaktır.
Her şeye, her zorluğa rağmen yaptığımız işe sımsıkı sarılmak, inanmak ve sevmekle aşılamayacak engel yok diye düşünüyorum.
Hakka girmeden hakkını verebilmek gerekir. Hem şanslı hem de bir o kadar zor bir dönemde öğretmeniz. Eskiden öğretmen her şeyin merkezi iken, şu an teknolojinin de ilerlemesiyle öğrenci çoğu bbağlantıye erişebiliyor. Böyle olunca aslında öğrenci yine öğretmenini lider olarak önünde görmek istiyor.
Biz kendimizi zamana ve en son bilgiye göre güncellemeliyiz ki gelecek nesillere doğru önderlik yapabilelim. Her türlü zorluğa rağmen öğretmenlik hakikaten görkemli bir duygu ve inanırsanız her kapı zor da olsa açılıyor kesinlikle.
Ve her gün daha büyük bir içtenlikle şunu diyebiliyorum: “İyi ki Öğretmenim.”
Bir yanıt bırakın