Yeniden kurmacılık ve eğitim

Yeniden kurmacılık (reconstructionism), ilerlemeciliğin devamı niteliğinde, ona bir tepki olarak doğmuş, yine Jown Dewey’in önderlik ettiği, pragmatizme dayanan bir düşüncedir. Amerika’da meydana gelen The Great Depression ismi verilen ekonomik kriz, sosyal bunalımlar ve teknolojik gelişmelerle birlikte insan varlığın tehdit eder hale gelen nükleer kriz gibi durumlar, ilerlemecilik akımının amaçsız veya başka bir deyişle işlevini yerine getiremez olarak anlaşılmasına yol açmış ve ona bir tepki olarak yeniden kurmacılığın oluşumunu hazırlamıştır. Yeniden kurmacılığın sahip olduğu görüşte, sürekli olarak gelişen, değişen dünyaya insanın uyması için yaşam mücadelesinde bir seçim yaparak, eskiyen, yıkılan değerlerin yerine yenisinin inşa edilmesi gerekir. Dünyada bulunan tüm düşüncelerin hedefi insanlığın mutluluğu olmasına rağmen bu düşüncelerin amacına ulaşmasında takip edilecek, bağlı kalınacak yollar konusunda bu düşünceler arasında bir çatışma vardır. Özellikle de devlet ve toplum felsefesinde bulunan bu çatışmalarda, nasıl bir yönetim ve devleti kim yönetmesi gerektiği noktasında birbirinden çok farklı ve çatışan teknolojik siyası düşünceler mevcuttur. Çatışan bu değerler içerisinde insanın hangisine bağlı kalacağı bilinememektedir. Bu durumda bütün bu düşüncelerin yasal bir zeminde savunulabileceği özgür bir ortam gereklidir. Bu ortam da ancak demokrasi ile mümkündür. Bundan dolayıdır ki kurulan medeniyetler, çoğulcu yani herkesin demokrasiye katılımı yerine genelde daha doğru, daha iyiyi bilip uygulayacağı ve aynı zamanda azınlığın da görüşlerini savunup karşı eleştiri yapabileceği, yönetimin seçimle belirleneceği yönetim biçimini benimsemişlerdir.

Eğitim, bir değişim ve denge aracıdır. Bundan dolayıdır ki gerçeklik, değişmeye bağlı olarak bir izafiyet gösterir. Eğitim bu rölativiteye ayak uydurabilecek şekilde yıkılan ya da eskiyen değerleri her defasında yeniden kuracak bir araçtır. Bu çerçevede genel amaç bir dünya uygarlığı yolunda, değişim ve dönüşümü gerçekleştirerek insanların mutluluğunu, barış ve huzur ortamını sağlamaktır. Bunu sağlayacak olan siyaset değil eğitimdir. Gerçeklik sadece yaşanan ana özgü değil, geleceği de kapsadığından eğitim yalnız yaşanan anı değil geleceği de göz önünde bulundurmak zorundadır. Başka bir deyişle eğitim toplumdaki bireyleri geçmişi bir araç olarak kullanarak geleceğe hazırlayan araçtır. Bu bağlamda dersler geleceğe yönelik içerikse değişmeye açık bilimsel bir karakter taşımalıdır. Okul, tek tek bireylerden başlanarak topluma doğru bir sosyal değişme ve toplumu yeniden yapılandırmanın sorumlu organizatörü olmalıdır. Amaçlar çok önemli olduğundan yeniden kurmayı sağlayacak olan araçlar olarak, dersler, içerik ve konular amaçlara göre yapılandırılmalıdır.

Eğitim durumları ise bu amaç doğrultusunda düzenlenmeli, bireylere toplumu yeniden şekillendirebilecekleri inancı ve kanaati uyandırılarak, hedefe varma yolunda işe yarayacak her materyal, öğretim metot ve stratejilerini kullanmalı, gerektiğinde yenileri geliştirilmelidir. Amaçların meşru kıldığı, amaç açısından fayda prensibi çerçevesinde her tür görüş ve düşüncenin özgürce tartışılıp eleştirilebildiği ve hangisinde karar kılınacağı bireylerin kendilerinin karar verdiği, öğretmenin rehberlik ettiği demokratik sınıflarda düzenlenmelidir.

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*


Time limit is exhausted. Please reload the CAPTCHA.